İçindekiler:
- Sofra tuzu tam olarak ne içerir?
- Tuz piştiğinde ne olur? Gerçekten zehire mi dönüştü?
- Tuzun pişirilmemesi gerektiği doğru mu?
- Yiyeceklere tuz eklemek en iyi ne zaman?
Sağlık ve gıda ile ilgili konular giderek daha fazla sosyal medya aracılığıyla yaygınlaşmaktadır. Bunlardan biri de tuzun pişirilmemesi gerektiği konusudur. Birçoğu, tuzun işlendiğinde ve pişirildiğinde zehire dönüşebileceğine inanıyor. Vay canına, pişirildiğinde tuz içeriğinin zehire dönüşmesi mümkün mü? Rahatlayın, işte tam inceleme.
Sofra tuzu tam olarak ne içerir?
Tuz, vücuda sodyum adı verilen bir mineral sağlayan en büyük besin kaynağıdır. Tuz genellikle sodyum klorür olarak adlandırılır çünkü tuz yüzde 40 sodyum ve yüzde 60 klorür içerir. Bu tuz, vücutta önemli bir elektrolit görevi gören bir mineraldir.
Bu mineraller sıvı dengesini, sinir fonksiyonunu ve genel vücut kas fonksiyonunu korumaya yardımcı olur. Bu nedenle günlük beslenmenizde tuz almanız çok önemlidir, ancak aşırıya kaçmayın. Çok fazla tuz tüketimi, yüksek tansiyon (hipertansiyon) ve kalp hastalığı gelişme riskini artırabilir.
Yetişkinler için bir günde önerilen uygun tuz tüketimi bir çay kaşığından daha azdır. 5 yaş ve üstü çocuklar için ise, günde tuz alımı için güvenli sınır çay kaşığının yarısı ila dörtte üçüdür.
Tuz piştiğinde ne olur? Gerçekten zehire mi dönüştü?
Tuz, mineral maddelerden oluşan bir koleksiyondur. Yemek pişirmek, gıdalardaki mineral içeriğini büyük miktarda azaltmaz. Azaltılsa bile sayı çok fazla değildir. Gıdalardaki pişirme işleminden genellikle etkilenmeyen mineraller kalsiyum, sodyum, iyot, demir, çinko, manganez ve kromdur.
Tuzun pişirilmemesi gerektiği doğru mu?
Tuzlu pişirme olmayacak bu minerali zehire çevirin. Daha önce incelendiği gibi, tuz içeriği bir mineraldir. Tuz güvenli içeriklerle yapıldığı sürece bu mineraller toksinlere veya tehlikeli maddelere dönüşmez, üretici tarafından özel bir karışım verilmez.
Bu nedenle, tuzun pişirilmemesi gerektiği gerçeği kanıtlanmamış bir aldatmacadır.
Yiyeceklere tuz eklemek en iyi ne zaman?
Rutgers Üniversitesi Beslenme Bilimleri Bölümü'nden profesör Paul Breslin, yemek pişirmek için pişirmenin başında biraz tuz eklemeniz, ardından pişirme işleminin sonunda tekrar eklemeniz gerektiğini söyledi.
Pişirme işleminin başından itibaren tuz eklendiğinde, tuz gıdalardaki proteinlere hemen bağlanacaktır. Ayrıca, büyük moleküler bağlar oluşacaktır.
Bununla birlikte, bu büyük moleküler bağ, yalnızca yiyeceğe nüfuz eden sodyum seviyelerine katkıda bulunurken, tuzlu tadı çok belirgin değildir. Yani diliniz yemeğin daha az tuzlu olduğunu hissediyor ve sonunda tadı oldukça tuzlu olana kadar daha fazla tuz ekliyor. Eğer buna sahipseniz aşırı tuz tüketiyor olabilirsiniz.
Bu nedenle tuz iki kez bölünmelidir. Hala pişirmenin başında ve sonunda tuza ihtiyacınız var.
Ardından pişirme işleminin sonunda yeterince tuz ekleyin. Bunu bölerek yemeğin tadı lezzetli olacak ve bu şekilde kanın tüketilmesini engelleyecektir.
Zamanın yanı sıra, ne tür yiyecekler pişireceğinize göre yiyecekleri de işleyebilirsiniz. Örnek olarak:
- Et pişirirken en başta et eklemelisiniz. Et pişirildiğinde hücreler kapanma ve küçülme eğilimindedir, bu da etin tadı emmesini zorlaştırır. Bu nedenle, diğer baharatlarla birlikte çiğ ete tuz eklemelisiniz, böylece tüm tatlar yemeğin içinde düzgün bir şekilde emilebilir.
- Sebzeleri sotelerken, sebzelerin hala gevrek ve peltemsi olmayan dokusunu elde etmek için pişirme işleminizin sonunda tuz eklemeyi unutmayın. Tuz, sebzelerden nem çekme eğilimindedir. Bu nedenle başlangıçta eklerseniz sebzeler daha çabuk solacak ve ıslanacaktır.
x