İçindekiler:
- Anksiyete bozukluğu (anksiyete) çekiyor muyum?
- Herkes endişeli değil mi?
- Neden kaygılıyım?
- Anksiyete ve depresyon arasındaki fark
- Kaygıyı tanımanın ve kabul etmenin önemi
- Kaygı ile nasıl baş edilir
Sağlık Bakanlığı Ruh Sağlığı Müdürlüğü web sitesinden alıntı yapılan anksiyete bozuklukları veya anksiyete, günlük aktivitelerinize müdahale edebilecek aşırı endişelerdir. Göz açıp kapayıncaya kadar semptomları fark etmek zor olsa da bu bozukluk toplumda oldukça yaygındır. Ancak semptomları tanımak yeterli değildir. Bu duruma hapsolmamak için, anksiyete bozukluklarının giriş ve çıkışlarını gerçekten anlamalısınız.
Anksiyete bozukluğu (anksiyete) çekiyor muyum?
Bu psikolojik durum hiçbir grubu tanımaz, herkes anksiyete bozukluklarından etkilenebilir. Hissedebileceğiniz belirtiler arasında en küçük şeyler için bile her zaman endişeli hissetmeniz yer alır. Bu kaygı, aylar geçmesine rağmen geçmedi.
Bu duyguya, zayıflık, kas ağrıları veya hazımsızlık gibi oldukça belirgin fiziksel değişiklikler eşlik eder. Davranış değişiklikleri de gözlemlenebilir, örneğin sosyal durumlardan ve uykusuzluktan çekilme.
Bu psikolojik rahatsızlıktan muzdarip kişilerin aniden travmayı veya meydana gelen kötü hatıraları hatırlamaları nadir değildir. İster yeni bir olay ister yıllar önce.
Herkes endişeli değil mi?
Doğru. Anksiyete, stresli bir durumla karşılaştığınızda normal bir psikolojik tepkidir. Bununla birlikte, anksiyete bozukluğu olan insanlar, normal durumlarda olsalar bile, çeşitli şeyler hakkında çok endişeli hissedeceklerdir. Yani burada altı çizilmesi gereken şey kaygının yoğunluğu.
Neden kaygılıyım?
Şimdiye kadar, kaygının nedenlerini açıklayabilecek belirli bir formül yok. Faktörler değişiklik gösterir. Kalıtımdan (genetik) başlayarak, beyindeki nörokimyasal bozukluklar, geçmişte yaşanan kötü deneyimler veya sevilen birini kaybetmek gibi birinin zihninde bir yarayı yaran istenmeyen olaylar
Deneyim zihne o kadar dalmıştı ki, o sırada ortaya çıkan kaygı, sanki geçemezmiş gibi görünüyordu. Kötü durum geçmesine rağmen kaygı sizi rahatsız etmeye devam ediyor. Gibi küçük bir şey bile sohbet sana cevap vermeyen bir arkadaş seni yarı yarıya endişelendirebilir.
Anksiyete ve depresyon arasındaki fark
Anksiyete bozuklukları, meslekten olmayan kişiler tarafından iyi bilinen ruhsal bozukluklardan biri olan depresyonla yakından ilişkilidir. Anksiyeteyle hemen ilgilenmezseniz, depresyona girme riskiniz yüksektir.
Sizi endişeli ve korkulu hissettiren anksiyetenin aksine, depresyon sizi daha umutsuz ve boş hissettirir. Ancak ikisi de benzer semptomlar gösterdi. Örneğin, uyumakta zorluk, konsantrasyon güçlüğü ve ruh hali değişimleri.
Kaygıyı tanımanın ve kabul etmenin önemi
Bunca zamandır muhtemelen şunu düşünüyorsunuz, “Benim herhangi bir zihinsel bozukluğum yok. Ben deli değilim! ". Böyle düşünmek sana hiç yardımcı olmayacak. Grip hastası olan kişiler elbette önce semptomları ve hastalığı bilmek zorundadırlar, sonra doğru tedavi adımlarını belirleyebilirler. Ruhsal problemler için de aynı şey geçerli.
Kaygınız olabileceği gerçeğini kabul etmek kolay değil. Ancak bu, iyileşmek için bir basamak olabilir. Unutmayın, kaygı, zihinsel olarak zayıf olduğunuz veya inancınız olmadığı anlamına gelmez. Anksiyete, ayrım gözetmeksizin herkesi etkileyebilen bir hastalıktır.
Kaygı ile nasıl baş edilir
Yaşadığınız anksiyete günlük aktivitelerinizi etkiliyorsa, hemen bir doktora görünmelisiniz. Daha fazla rahatlamanıza yardımcı olmak için antidepresanlar veya uyku hapları verilebilir. Gerekirse, bir danışma seansı için bir psikolojik terapiste yönlendirileceksiniz.
Doktora gitmenin yanı sıra, çeşitli bağımsız yollarla da iyileşebilirsiniz. Örneğin, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek ve meditasyon ve yoga gibi rahatlama tekniklerini denemek. Günlük tutmak, duygularınızı ve endişelerinizi yönetmenize de yardımcı olabilir.