İçindekiler:
- Parkinson hastalığı nasıl oluşur?
- Parkinson hastalığına ne sebep olur?
- Genetik
- Çevre
- Parkinson hastalığına yakalanma riskini artıran faktörler nelerdir?
- Yaş
- Cinsiyet
- Kalıtım
- Zehire maruz kalma
- Metal pozlama
- Kafa travması
- Belirli işler
- Yaşam alanı
- Az yağlı süt
Parkinson hastalığını duydunuz mu? Bu hastalık, bir kişinin vücudundaki hareket işlevinin kontrolünün kaybına neden olabilir. Bu nedenle, hastalar yürüme, yazı yazma ve hatta kıyafetleri iliklemek gibi basit günlük aktiviteleri gerçekleştirmekte güçlük çekeceklerdir. Bununla birlikte, Parkinson hastalığına neyin sebep olduğunu biliyor musunuz? İşte tam bir inceleme sizin için.
Parkinson hastalığı nasıl oluşur?
Parkinson hastalığı, beynin substantia nigra adı verilen bir bölümünde sinir hücrelerinin (nöronlar) kaybı, ölümü veya bozulması nedeniyle ortaya çıkar. Bu bölümdeki sinir hücreleri, dopamin adı verilen bir beyin kimyasalı üretme işlevi görür. Dopaminin kendisi, beyinden sinir sistemine, vücut hareketlerini kontrol etmeye ve koordine etmeye yardımcı olan bir haberci görevi görür.
Bu sinir hücreleri öldüğünde, kaybolduğunda veya hasar gördüğünde beyindeki dopamin miktarı azalır. Bu durum beynin hareketi kontrol etmede düzgün çalışmamasına neden olur. Sonuç olarak, bir kişinin vücut hareketleri yavaşlar veya normal olmayan diğer hareket değişiklikleri meydana gelir.
Bu sinir hücresi kaybı yavaş bir süreçtir. Bu nedenle, Parkinson'un semptomları yavaş yavaş ortaya çıkabilir ve zamanla kötüleşebilir. NHS bile, bu semptomların ancak substantia nigra'daki sinir hücreleri yüzde 80'e kadar kaybolduğunda ortaya çıkmaya ve gelişmeye başladığını söylüyor.
Parkinson hastalığına ne sebep olur?
Şimdiye kadar, Parkinson hastalığı olan kişilerde substantia nigradaki sinir hücrelerinin kaybının nedeni kesin değildir. Bununla birlikte, bilim adamları, genetik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonunun bu duruma neden olmada rol oynadığına inanıyor. Parkinson hastalığının nedenleri hakkında tam bilgi:
Bazı hastalıklara kalıtım neden olabilir, ancak bu Parkinson hastalığını tam olarak etkilemez. Bunun nedeni, Parkinson Vakfı'nın söylediğine göre genetik faktörler, tüm Parkinson hastalarının yalnızca yaklaşık yüzde 10-15'ini etkiliyor.
Parkinson hastalığını tetikleyen en yaygın genetik etki, LRRK2 adlı bir gendeki mutasyondur. Bununla birlikte, bu gen mutasyonunun vakaları hala nadirdir ve genellikle Kuzey Afrika ve Yahudi kökenli ailelerde görülür. Bu gen mutasyonuna sahip bir kişi, gelecekte Parkinson geliştirme riski altında olabilir, ancak aynı zamanda hastalığı asla geliştirmeyebilir.
Genetikte olduğu gibi, çevresel faktörler tamamen Parkinson hastalığından sorumlu değildir. Aslında, NHS, çevresel faktörleri Parkinson hastalığına bağlayan kanıtların sonuçsuz olduğunu söylüyor.
Toksinlere (böcek ilaçları, herbisitler ve hava kirliliği) ve ağır metallere maruz kalma gibi çevresel faktörlerin yanı sıra tekrarlanan kafa yaralanmaları, bir kişinin Parkinson geliştirme riskini artırdığı söyleniyor. Ancak bu risk nispeten küçüktür. Çevresel faktörler, özellikle genetik yatkınlığı olan kişilerde Parkinson hastalığının gelişimini etkileyebilir.
Yukarıdaki nedenlerin dışında, Parkinson hastalarında beyindeki diğer durumlar ve değişiklikler de ortaya çıkar. Bu durumun, Parkinson hastalığının nedeni, yani varlığı konusunda önemli ipuçları taşıdığına inanılıyor. Lewy cisimleri veya alfa-sinüklein proteini dahil olmak üzere beynin sinir hücrelerinde olağandışı olan belirli madde kümeleri.
Parkinson hastalığına yakalanma riskini artıran faktörler nelerdir?
Çevre de dahil olmak üzere çeşitli faktörlerin, bir kişinin Parkinson hastalığına yakalanma riskini artırdığı söyleniyor. Tam olarak neden olmasa da, gelecekte Parkinson hastalığını önleyebilmek için bu faktörlere dikkat etmeniz gerekir. Aşağıdakiler, Parkinson hastalığı için bilmeniz gerekebilecek risk faktörleridir:
Parkinson hastalığı, genellikle yaşlılarda (yaşlılar) veya 50 yaşın üzerindeki kişilerde görülen bir hastalıktır. Genç insanlar nadiren Parkinson'u yaşarlar, ancak hastalık daha genç yaşta teşhis edilebilir. Bu nedenle, Parkinson hastalığı riski yaşla birlikte artar.
Bunun kesin bir açıklaması olmamasına rağmen, erkekler kadınlara göre Parkinson hastalığına karşı daha hassastır. Ulusal Yaşlanma Enstitüsü, bu hastalığın erkeklerin yüzde 50'sini kadınlardan daha fazla etkilediğini söyledi.
Parkinson, kalıtsal bir hastalık değildir. Bununla birlikte, Parkinson geçmişi olan bir aile üyeniz varsa, bu hastalığa yakalanma riskiniz daha yüksektir. Risk çok küçük olsa da bu, Parkinson hastalığının nedeni olabilecek genetik faktörlere bağlı olarak ortaya çıkabilir.
Pestisitler, herbisitler gibi toksinlere ve hava kirliliğindeki zararlı maddelere maruz kalmanın Parkinson hastalığına yakalanma riskini artırdığı söyleniyor. Tarlalarda sıklıkla kullanılan pestisit ve herbisitlerin vücutta oksidatif strese ve hücre hasarına neden olduğu söyleniyor ki bu da Parkinson hastalığı ile yakından ilgilidir.
Birkaç çalışma, havadaki ozon, nitrojen dioksit ve bakır metalleri (cıva ve manganez) dahil olmak üzere çeşitli hava kirleticilerinin, nispeten küçük olmalarına rağmen Parkinson hastalığı riskini artırabileceğini de bulmuştur.
Bu tehlikeli maddeler dışında, çoğu endüstride çözücü olarak kullanılan kimyasallar, yani Trikloroetilen (TCE) ve Poliklorlu Bifeniller (PCB), özellikle uzun süreli maruziyette Parkinson riskiyle ilişkilidir.
Çeşitli metallere mesleki olarak maruz kalmanın Parkinson hastalığının gelişimi ile bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Bununla birlikte, metallere uzun süreli maruz kalma kolayca ölçülemez ve Parkinson riski ile belirli metaller arasındaki bağlantıyı ölçen çalışmaların sonuçları da tutarsızdır.
Travmatik beyin hasarı, Parkinson hastalığı için bir risk faktörü olarak da tanımlanmaktadır. Bununla birlikte, hastalığın ilerlemesi genellikle yaralanmanın meydana gelmesinden birkaç yıl sonrasına kadar hissedilmez. Bunun altında yatan mekanizmalar belirsizdir.
Bazı meslekler Parkinson hastalığı riskiyle ilişkilendirilmiştir. Bu, çiftçilik veya endüstriyel işçiler gibi belirli toksinlere, kimyasallara veya metallere maruz kalma riski taşıyan işlerle yakından ilgili olabilir.
Bazı yaşam alanları da bir kişinin Parkinson hastalığına yakalanma riskini artırabilir. Bu, çevresel faktörler ve genetik riskteki farklılıklar ile ilgilidir. Birkaç çalışma, kırsal alanlarda yaşayan birinin, tarım alanlarından toksinlere maruz kalma risk faktörleri nedeniyle Parkinson hastalığına yakalanma riskinin daha yüksek olduğu sonucuna varmıştır.
Bununla birlikte, kentsel alanlarda yaşayan birinin, genellikle Parkinson hastalığı riskiyle de ilişkilendirilen hava kirliliğine maruz kalma riski altında olduğu da unutulmamalıdır.
Yayınlanan araştırmalara göre Amerikan Nöroloji Akademisi Tıp DergisiGünde en az üç porsiyon az yağlı süt tüketen kişiler, ortalama olarak günde yalnızca bir porsiyon az yağlı süt tüketenlere kıyasla Parkinson hastalığına yakalanma riski yüzde 34 daha yüksek.
Bu bulgulara dayanarak, araştırmacılar, düşük yağlı süt ürünleri alımının, Parkinson hastalığı riskinin artmasıyla ilişkili olabileceği sonucuna varmışlardır. Bununla birlikte, bu çalışma tamamen gözlemseldir, bu nedenle bu varsayımın neden ve sonucunu açıklayamaz. Düşük yağlı sütün Parkinson hastalığının nedeni olup olmadığını belirlemek için derinlemesine araştırmaya ihtiyaç vardır.